AB Sayıştay’ının raporu TBMM’de okundu: MEB’e verilen 20 milyon Euro nerede?
Sıkı denetimlere tutularak açılan Milletlerarası Okullar'ın sayısı 2016 yılına kadar 17'ydi. Bu yıldan sonra Libyalı, Yemenli ve Suriyelilerin bu işe girmesiyle sayıları katlanarak artan bu okulların amaçları ve uyguladıkları müfredat konusunda soru işaretleri giderek artıyor.
Türkiye’nin uyguladığı dış politikanın sonuçlarından biri de Türkiye’de çığ gibi büyüyen ‘Milletlerarası Okul’ sorunu. Milletlerarası Okullar, şu anda geçerli kanun ve yönetmeliklere göre; ülkedeki yabancı misyon, yabancı veya yerli yatırımı olan şirketlerde çalışan yabancıların çocuklarına (Türk vatandaşlığı olmayan) hizmet veren/vermesi gereken okullardan oluşuyor.
2015-216 yılına kadar bu okulların sayısı 17’ydi. Ancak bu yıllardan sonra bu okulların sayısında anormal bir artış olmaya başlandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021-2022 yılı verilerine göre ise ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde bu türde toplam 249 okul bulunuyor. Bu anormal artışının nedeni ise Türkiye’de bulunan Suriyeliler, Libyalılar, Yemenlilerin ve Iraklıların bu kapsamda okul açmaları.
Yabancı yatırım kapsamına giren bu okulları açmak isteyen yabancılar doğrudan veya Türk vatandaşı bir ortakla bu okulları açmak için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurabiliyor. Gerekli incelemeler sonucunda Cumhurbaşkanı kararıyla Milletlerarası Okullar açılabiliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021-2022 verilerine göre İlkokul düzeyinde 81, lise düzeyinde 91, ortaokul düzeyinde de 77 okul bulunuyor. Lisede 10 bin 477 öğrenci, ilkokulda 9 bin 51 öğrenci, ortaokulda da 7 bin 885 öğrenci eğitim görüyor.
Teknik olarak bir sorun gözükmese de bu okulların denetlenmesinde ciddi sıkıntılar mevcut. Özel Okullar Derneği’nin hazırladığı raporda bu tehlikeye dikkat çekilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Yukarıdaki sayılar göz önüne alındığında, sayıları bir balon gibi şişen bu okulların kurucularının amaçları da tam olarak anlaşılmamaktadır. Çünkü; özel okul kurucuları sonuç olarak gelir elde etmek isteyeceklerdir. Okul başına ortalamalara göre; İlkokullarda 93.63, ortaokulda 25.50, liselerde ise 32.07 öğrencinin bulunduğu bir okulda kar etmek mümkün değildir. Üstelik bu sayılara uzun yıllardır yabancı uyruklu veli kamuoyunda kabul görmüş 5-6 Milletlerarası okulun sayıları dahildir. Bu okulların gerçek sayıları düşüldüğünde okul başına ortalama sayıların yarı yarıya düşmesi beklenebilir. Bu durumda, bu okulların kar elde etme dışında başka amaçları akla gelmektedir.
Milletlerarası okul sahipleri, mülteci veya geçici koruma altında olan velilerin çocuklarına hizmet etme ve kültürlerini koruma kaygısı ile açılıp muhtemelen zarar etmelerine rağmen varlıklarını sürdürüyorsa, bu okulların faaliyetlerini sürdürme nedenleri MEB ve diğer makamlar tarafından araştırılmalıdır. ”
Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı kaynakları bu okulların birçoğunda öğrencilerden alınan paraların bir ticari kurum için çok cüzi düzeyde olduğunun altını çizdi.
Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri tarafından denetlenen bu okulların denetlenmesinde de ciddi sıkıntılar bulunuyor. Müfettişlerin çoğunluğunun İngilizce bile bilmediği bir ortamda, bu okullara gidip, Arapça eğitim veren bu kurumları düzgün bir şekilde denetlemesi eğitim uzmanlarına göre mümkün değil, daha formalite bir denetimden geçen bu okullar, faaliyetlerine devam ediyor.
Bu okullarda 2021 -2022 verilerine göre toplam 1,518 öğretmen görev alıyor. bu öğretmenlerin yüzde 90’nından fazlası da yabancı uyruklu. Her ülkenin değişik öğretmen yetiştirme programı olduğundan Türkiye’deki Milletlerarası Okullarda görev alanlara denklik verilmesi de ciddi bir sorun haline geldi. Milli Eğitim denklik verme işlemini geçen yıl YÖK’e devreti. Ancak YÖK’ün böyle bir işe bakacak kapasitesi olmadığı için program kilitlendi. Bu okullarda eğitim verenlerin birçoğu da uzman olarak derslere girmeye devam etti.
Türkiye’de 2015 sonrası açılan Milletlerarası Okulların bir diğer sorunu da uluslararası denetime açık olmaması. Ciddi ve saygın Milletlerarası Okullar CIS, IB, NAESC gibi uluslararası denetime tabi müfredatları uyguluyor. Türkiye’de 2015 yılından sonra açılan Milletlerarası Okullar’ın çoğunluğu denetime tabi olmayan ve parayla kolayca alınabilen yabancı eğitim müfredatlarını alarak kendilerinin Milletlerarası Okul olduğunu ispat etmeye çalışıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Milletlerarası Okullar konusunu yeni Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in de yakından araştırdığı bazı tedbirler almak yönünde planlamalar yaptığı öğrenildi. Yusuf Tekin’in Milli Eğitim Bakanı olmasından sonra Milletlerarası Okul açmak için yapılan 36 başvurunun reddedildiği öğrenildi.